T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANTALYA / KEPEZ - Prof. Dr. Raşit Küçük Anadolu İmam Hatip Lisesi

Kadına Şiddetle Mücadele

 

Şiddet Nedir?

 

Şiddet, hayatın her alanında karşılaşabildiğimiz, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. Kadına yönelik şiddet ise tehdit, dayatma ve kontrol kullanılarak, kadın üzerinde baskı ve üstünlük kurmayı hedeflemektedir ve kadının insan haklarını ihlal eden her türlü eylem kadına yönelik şiddettir. 1960'lı yıllardan beri kadın hareketleri bu duruma karşı mücadele vermektedir. Hayatın her alanında ve anında görebileceğimiz erkek egemenliği bu şiddetin kaynağını oluşturmaktadır. Erkek tarafından ev içinde kadına yöneltilen şiddet çocuklara da hem fiziksel hem de ruhsal olarak zarar vermektedir.

 

Şiddet Türleri

"Beceriksizsin, sen ne anlarsın"

"Ben işimi yapıyorum, eve para getiriyorum, daha ne istiyorsun"

"Ben istiyorsam, bu gece benimle birlikte olacaksın"

"Çalışamazsın"

"Para yok. Nerden bulursan bul"

Fiziksel Şiddet

Kişinin temel ihtiyaçlarını esirgemek, silahla veya bıçakla yaralamak, tokat atmak, itmek, hırpalamak, yumruklamak, saçını çekmek, kolunu sıkmak gibi sorunlu davranışlar fiziksel şiddet kapsamına girer.

Duygusal ve Sözel Şiddet

Aşağılamak, küfür etmek, tehdit etmek, eleştirmek, bağırmak, sorgulamak, alay etmek, küçümsemek, ilgilenmemek, suçlamak gibi tutumlar duygusal şiddet örneklerindendir. Özellikle kadının duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması ve kadınla ilgilenilmemesi de duygusal bir şiddettir.

Cinsel Şiddet

İstemediği halde cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel içerikli tacizlerde bulunmak, namus, töre nedeniyle baskı uygulamak cinsel şiddet kapsamına girer. Aile içindeki büyüklerin çocuklara her türlü cinsel manada yaklaşmaları cinsel şiddettir ve "ensest" olarak bilinir.

Ekonomik Şiddet

Eşin elinden parasını almak, istemediği bir işte çalıştırmak, parasız bırakmak, istediği halde işe göndermemek gibi tutumlar ekonomik şiddet durumlarıdır.

Sosyal İlişkilerin Sınırlandırılması

Arkadaşlarla görüşmenin yasaklanması, zorla evlendirmek, gidilen yerleri sınırlamak veya yasaklamak gibi kişinin sosyal iletişim kurma ihtiyaçlarının sınırlandırılması da şiddet unsuru içerir ve daha çok duygusal/sözel ve fiziksel şiddetle bir arada kendini gösterir.

 

Biyolojik Sebepler

Biyolojik nedenler arasında, erkeklik hormonlarının etkisi, şizofreni, paranoid şizofreni gibi bazı akıl hastalıkları ile antisosyal kişilik bozukluğu gibi bazı ruhsal bozukluklar sayılabilir. Şiddeti uygulayan aile bireylerinin büyük oranlarda erkek oluşu ve bu saldırgan davranışların ilerleyen yaşla birlikte azalmaya başlaması, erkeklik hormonlarının şiddet davranışında etkili olduğunu düşündürmektedir. Gerçekte var olmayan şeyleri görme, gerçeklikten uzaklaşma, kıskançlık ve zarar görme paranoyalarıyla seyreden şizofreni hastalığı da şiddete sebep olabilmektedir. Yine öfke kontrolünün de bozulduğu depresyon sık bir aile içi şiddet sebebidir. Sorumsuz, düşüncesiz, vicdansız, suç niteliğinde davranışlar gösteren, insanlara zarar vermekten haz alan, zerre miktarı pişmanlık duymayan tutumlarla seyreden antisosyal kişilik bozuklukları yani "pikopatik karakter bozukluğu" da şiddetin biyolojik sebeplerindendir. Şizofreni ve depresyon tedavi edildiği taktirde şiddet davranışı büyük oranda geçmektedir. Ancak antisosyal kişiliklerde aynı başarı söz konusu değildir.

Psikolojik Sebepler

İletişimin, diyalogun yetersiz kaldığı, insanların birbirlerine saygılarının ve güvenlerinin zedelendiği noktalarda şiddet sinsice devreye girer. Erkek sözünü geçirmek, kadını baskılamak, eksikliklerini örtmek, iktidarını kabul ettirmek için şiddeti kullanmaya başlar. Şiddeti kullandığı an bir erkeğin en zayıf olduğu andır. Diğer bir tabirle zayıf kişilikli ve yetersiz erkekler şiddete başvurur.

Sosyal Sebepler

Şiddet uygulama, öğrenilebilen bir davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi şiddetin uygulandığı bir ortamda yetişenlerin, şiddet gösterme eğilimine sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca şiddetin, toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısı olarak kabul edilmesi ve kuşaktan kuşağa aktarılması da sosyal bir neden olarak kabul edilmektedir. Toplumların sahip oldukları iletişim becerilerinin yetersizliği, duygu ve düşüncelerin kışkırtıcı biçimlerde ifade edilmesi alışkanlığı, bilinçsizce yapılan suçlamalar, hatalı namus ve ahlak anlayışları da şiddetin sosyal nedenleri arasında sayılabilir. Yoksulluk, hayat karşısında şanssız olmak, beklentilerin ve kazanılmış niteliklerin yoksunluğu gibi sosyo-ekonomik baskı unsurları da şiddet sebeplerindendir. Alkol ve madde bağımlılığı olan kişiler de gerek bu sosyal faktörlerin gerekse kullandıkları bağımlılık yaratan maddelerin etkisiyle şiddet uygulamaya yatkın hale gelirler.

Aile İçi Şiddet ve Çocuk

"Ben suçluyum... Annemi koruyamadım..."

"Bütün bu olanlar benim yüzümden"

"Nefret ediyorum"

"Yardım edemiyorum... Çaresizim"

"Lütfen babamı/annemi bana kötüleme... Ben taraf olamam ki"

Bu iç konuşmalar çocuğun genellikle farkında olmadan kendini olup bitenlerden dolayı suçlayışının ifadeleridir. Çok az durumda çocukların benzer cümleleri sesli söylediklerini görürüz, ancak bu durum çocukluk döneminde, özellikle ebeveynler arasındaki şiddete şahit olan çocuklarda bu travmatik yaşantıların etkilerinin mutlaka olacağı ve bu etkilerin müdahale edilmezse yetişkin yaşamlarında peşlerini bırakmayacağı gerçeğini değiştirmemektedir.

Çocuğun beyni ve zihinsel kapasitesi bu olaylara şahit olması durumuyla baş edebileceği kadar gelişmiş değildir.

Aile içerisinde çocuklar şiddetten çok fazla etkilenmektedir. Aile içinde şiddete tanık olan çocuk korkusunu, kızgınlığını, üzüntüsünü göstermeme ve/veya bastırma eğilimi içine girer. Bu çaba bilinçli bir uğraş değildir, çocuğun beyni ve zihinsel kapasitesi bu olaylara şahit olması durumuyla baş edebileceği kadar gelişmiş değildir. Aile üyelerinin çocukla bu durumu ve duygularını konuşması önemlidir. Çocuğa güven verilmelidir.

Şiddete tanık olan çocuk, şiddetten dolayı kendisini suçlayabilir, kendisini sorumlu tutabilir. Bu süreçte, anne babanın açık ve net bir dille bu durumun çocukla ilgili olmadığını ona söylemesi önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, çocuk anneyi veya babayı da suçlayabilir. Bu durumda çocuk yargılamadan, eleştirmeden ve savunmaya geçmeden dinlenilmelidir.

Aile içinde şiddete tanık olan çocuk, şiddet göstermeye başlayabilir. Örneğin, okulda arkadaşına vurma, canını acıtma gibi sorunlu davranışlar çok görülür. Şiddetin yanlış bir davranış olduğu anlatılmalı, duygularını ifade etme yolları, yaşadığı bu yoğun duygu ile nasıl baş edeceği ile ilgili yönlendirmelerin yapılması önemlidir. Ancak aile içinde yaşanan şiddet olayları sürekli oluyorsa ve/veya çok şiddetli oluyorsa çocuğun bu olaylardan etkilenmesi sadece telkin ve yönlendirmelerle sağlamaz. Böyle bir durumda profeyonel destek alınmalıdır.

Aile, çocuğa taşıyamayacağı yükleri vermemelidir. Şiddete maruz kalan ebeveynin çocuktan yardım istemesi, çocuğun taraf tutmasını istemesi veya bunu ima etmesi, ara bulmasını istemesi, eş ile kurulan iletişimi çocukla sağlamaya çalışması, aralarında olup biteni çocuğa anlatması ve/veya diğer ebeveyni kötülemesi gibi durumlar çocuğun duygusal gelişimini ciddi ölçüde bozan son derece yanlış yaklaşımlardır. Çocuk taşıyamayacağı bu yükler karşısında ezilir ve patolojik suçluluk duygusu oluşmaya başlar. Duymaması gerektiği halde duyduklarından iç dünyasında çocuk kendine görevler çıkarır. Bu görevler hiçbir zaman gerçekleştirilemeyeceği için de normal olmayan bir suçluluk duygusu patolojik olarak oluşur. Daha ileriki yaşlara ve yetişkinlik dönemine gelindiğinde, suçluluk psikolojisi altında olan ve ilgili ilgisiz birçok durumda kendini sorumlu tutan ve suçlayan, psikolojik sorunları olan bir insan ortaya çıkar.

Şikayet ve İhbar İçin:
• Valilik - Kaymakamlık
• Polis Merkezi
• Jandarma Karakolu
• Adli Makamlar (Cumhuriyet Başsavcılığı ve Aile Mahkemeleri)
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri
• Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri
• Sağlık Kuruluşları
Acil telefon hatları
• ALO 155 Polis İmdat,
• ALO 156 Jandarma İmdat
• ALO 183 Sosyal Destek Hattı (7 Gün 24 Saat Ücretsiz Hizmet Verir)
• 112 ACİL Çağrı Merkezi
• GELİNCİK HATTI 444 43 06
Şiddet İhbar Mobil Uygulaması
• Kadın Destek Sistemi (KADES)
Tedavi ve şiddeti belgeleyen sağlık raporu için:
• Sağlık Kuruluşları
Danışma, destek, sığınmaevi/konukevi ve maddi yardım için:
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü (Konukevi Hizmeti, Destek ve Danışmanlık)
• Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri
• Sosyal Hizmet Merkezleri
• ALO 183 Sosyal Destek Hattı (7 Gün 24 Saat Ücretsiz Hizmet Verir)
• Sivil Toplum Örgütleri Sığınmaevi/Konukevi Hizmeti, Destek ve Danışmanlık, Ayni-Maddi Yardım
• Barolar ve Baroya Bağlı Kadın Hakları Merkezleri
• Belediyeler (Sığınmaevi/Konukevi Hizmeti, Destek ve Danışmanlık, Ayni-Maddi Yardım)
• Valilik, Kaymakamlık
• ALO 144 Sosyal Yardım Hattı

ÖFKE HALİNİZİN ŞİDDETLE SONUÇLANABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORSANIZ, BİR KAÇ KEZ ŞİDDETE YÖNELDİYSENİZ GEÇ KALMADAN BİR UZMAN DESTEĞİ ALMANIZ GEREKMEKTEDİR.

 

 

HANDAN HAN KOCABAŞ

OKUL PSİKOLOJİK DANIŞMANI

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 23.06.2021 - Güncelleme: 29.06.2021 11:07 - Görüntülenme: 244
Kaynak: youtube
  Beğen | 0  kişi beğendi

Etiketler :
youtube,