Ay, Eylül. Ama yaz kadar sıcak, kalpleri daraltacak kadar ağır ve 15 Temmuz kadar sıcak bir sonbahar günü oldu bugün. Ve Hz. Hamza gibi "Yeniden yaratılıp şehadetin lezzetini tekrar tekrar yaşamak" için şehit kere şehit olmayı istetecek bir gün. Okulumuzda ağırlamaktan büyük gurur duyduğumuz, Şehit Yasin Naci AĞAROĞLU'nun anne ve babası ile Şehit Muhammet Oğuz KILINÇ'ın anne ve babasının teşrifleriyle gönüllerimiz hissetti bu şehadet iklimini. Şehit ailelerimizinteslimiyet timsali imanları, hem şehitlik makamına uğurladıkları evlatlarına dair anlattıkları hemde din ve vatan uğruna verilen evladın ardından kendi imtihanlarını kaybetmeme hassasiyeti ile içimizde hissettik acıyı ve acının sıcaklığını. Bu sebeple bugün de Temmuzun 15'i kadar sıcak bizlere. "Hayırlı bir vesile olsa da derinden tekbir getirsek."diyenlerin verdiği güven kadar sıcak. Çünkü ruhlarımız şehadete aşık. Ve iman, vatan, bayrak ve din uğruna feda edilecek ruhlarımız hâlâ şehadete aç. Ancak kalplerimiz artık ayırt ediyor bir yaz gecesini kendi karanlığına boğmak isteyenleri. Ve aynı geceyi, Kevser Havuzu misali ulu orta bir havuzda belki son abdestimiz olur diyerek şehadet abdesti alanların imani cesaretleri aydınlattı. Ve Elhamdülillah ki Bedr, Uhut, Hendek,Malazgirt, Çanakkale'den sirayet eden ruh hâlâ diri. Bayrakları tutup bırakmayan bu eller, kalplerindeki tertemiz imanla sancağı devraliyor. Dilleri şehitler ölmez diyor "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz..." emrinden ilhamla.